30 Haziran 2012 Cumartesi

Kitaba Dair Tavsiyeler


 Kitaba Dair

Çocuklar İçin Hızlı Okuma kitabı, Türkiye'de bu alanda yazılan ilk kitap...Çocukların kolaylıkla öğrenebileceği bir teknikte hazırlandı. Renkli ve resimli alıştırmalar sayesinde çocukların eğlenerek öğrenmesi, uygulamalı alıştırmalar ve çocuklara özgü kişisel gelişim öyküleriyle de anladıklarını pekiştirmeleri amaçlandı.Bilginin çok sık güncellendiği günümüzde elinizdeki kitap sayesinde daha çocukken zamanınızı yönetmeyi, dikkatli ve hızlı okumayı öğreneceksiniz.Çocuklar anlayarak hızlı okumaya başladıklarında, bir bakışta gördükleri kelime sayısı artar. Bu da özellikle SBS gibi çoktan seçmeli sınavlarda, soruların bütün olarak algılanmamı sağlar. Sınavları kısa sürede bitirip cevapları kontrol etmeye zaman kazandırır. Yazılardaki düşünce şemasını kısa sürede çözmeyi sağladığından odaklanma ve konsantrasyonu artırır.Anlayarak hızlı okuma sayesinde hayatınıza zaman kalır! 

Kitap Okumanın Kazandırdıkları

Kitap Okuma Bize Ne Kazandırır ?

1-Yetkin kitaplar, sessiz öğretmenlerdir. Kitap okuma, bir ilaçtır.
2-Kitap okuma, hayatı sevdirir. İnsana yaşama sevinci
verir.
3-Seçkin kitap okuma, düşünceleri olgunlaştırır.
Joineriana:”Kitaplar da dost gibi az, fakat iyi seçilmiş olmalıdır.”der. Nitelikli kitap okuma; düşünceyi besleyen, geliştiren ve çabuklaştıran ana kaynaklardan biridir.
4-Kitap okuma, stresi azaltır.
5-Kitap okuma, zihni açar, beyni hantallıktan kurtarır.
6-Kitap okuma; doğayı, toplumu anlama ve yorumlama yeteneği sağlar.
7-Kitap okuma, bizi pek çok yönden yetkinleştirir.
8-Kitap okuyanın güvenilir bir çevresi oluşur.
9-Bilgi dağarcığımızı ve kelime hazinemizi zenginleştirir.
10-Anlama gücümüzü, konuşma ve yazma yeteneğimizi kuvvetlendirir.
11-Genel kültürümüzü artırır. Etkin ve etkili bir insan olmanın yollarını açar. Hayal gücümüzü geliştirir
12-Meslek hayatımızdaki başarı düzeyimizi yükseltir.
13-Dünyaya bakış açımızı değiştirir. Toplumsal ilişkilerimizin kalitesini artırır.
14-0kul hayatındaki başarıları pekiştirir.
15-Okumak, haz duymaya, zihnimizi süslemeye, karar verme yeteneklerimizi geliştirmeye yarar. İnsanı olgunlaştırır, erdemli kılar.





OKUYAN İNSAN DAHA BİLGİLİ VE ELBETTE DAHA BAŞARILI OLUR
    Bilgi ve bilişim çağında yaşıyoruz. Başarının en önemli kaynağı bilgidir.Bacon: ‘Bilgi, güçtür.’ der. Başarılı yazarlar, ömürlerinin yarısını okuyarak geçirmişlerdir. Hayatta başarılı ve mutlu olmak için okuma alışkanlığı edinmemiz gerekir. Kahvelerde, meyhanelerde vakit öldüren insanların çoğu, okuma alışkanlığı edinememiş kimselerdir.
    Voltaire: ‘Okuma, ruhu yüceltir.’ demiş. “Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır. Çocukları kitapla beslemeyen ulusların sonu acıdır.”
    Dilimiz, edebiyat üstatlarının eserlerini okumakla zenginleşir. Büyük yazarların eserlerini mutlaka okumalıyız. Bu sayede hem düşüncelerimiz gelişir, hem de ifade yeteneğimiz güzelleşir.
    Okumayan insan, zihnini çalıştırmıyor, fikir jimnastiği yapmıyor demektir. Bir kitap veya yazı okuduğumuz zaman, onu kaleme alan yazarla sohbete dalmış oluruz.  

    Okuduğumuz metin, bize yazarın düşüncelerini söyler; biz de o fikirleri zihnimizde tartarız, kabul veya reddederiz ki böylece biz de düşünmeye başlarız.
     Okuma, düşünceyi besleyip düşünme yeteneğimizi geliştirir ve kelime hazinemizi genişletir. Okuma sayesinde konuşma yeteneğimiz gelişir, düzgün ve güzel konuşur, güzel yazar hale geliriz.
    Okuma gaye değil, araçtır. Okumanın sonunda insan bilgi edinmeli, faydalı şeyler öğrenmelidir. Okuduğumuz metin tarih ise günümüze ışık tutmalıdır; ahlak kitabı okuyorsak davranışlarımız düzelmelidir. Okuduğumuz bilgilerden faydalanmalıyız ve onları hayata uygulamalıyız; aksi halde, marangozluk kitabı okuduğu halde hiçbir şey yapamayan adama benzeriz.
    Goethe: “Okumayı öğrenme, sanatların en gücüdür.” der. Gerçekten de okuma alışkanlığı edinebilmek çok zordur. Hele televizyonların insanı haber, film, şov bombardımanına tuttuğu, bilişim çağının en büyük zaman hırsızı internetin  çok yaygınlaştığı günümüzde okuyabilmek, sanatların en zorudur, fakat en güzelidir. 

TV seyreden, bilgisayar başında vakit öldüren insan pasiftir; resimler, yazılar süratle gözünün önünden geçer ve düşünmek için vakit bulamaz. Kitap öyle değildir; istediğiniz yerde okumayı bırakıp okuduklarınız üzerine düşünebilirsiniz.
    Okumak, insan için en kolay ve en etkili öğrenme yoludur. Gelişmiş ülke toplumları, sahip oldukları bilgilerin % 60’ ını bu yolu kullanarak edinmişlerdir. Geri kalmış toplumların karşılaştıkları sorunların birçoğunun kaynağında ise eğitimsizlik yer almaktadır. Geri kalmış toplumlarda kişiler okuyarak geçirebilecekleri zamanı çoğunlukla yararsız işlerle harcamaktadırlar.
    Kitapla yetişen nesiller başarı dolu ve iyi yetişmiş olacaktır. Okuma sayesinde kendisini yetiştirmiş bireylerin günlük sohbetleri bile farklıdır. Kitap okumanın, sınav başarısında yadsınmaz bir katkısı vardır. Kitap okuyan ve okuduklarını iyi değerlendirebilen öğrenciler, diğer öğrencilere göre çok daha başarılı olmaktadırlar.
    Kitap okumanın zihinsel gelişmeye katkısı,  anne karnında başlar. Anne karnındaki bebek, 6. ya da 7.aydan itibaren dış dünyayı işitebilir.Anneler, yüksek sesle kitap okurken, çocuklar, onları dinler. Kendisine kitap okunan çocukların dil gelişimi sağlıklı olmaktadır. Kitap okunan ve kitap okuyan çocukların düşünceleri, diğer çocuklara göre çok daha zengin olur. Kitap okuyan çocukların iletişim kapasiteleri artmaktadır. Okuma, çocuğun kelime hazinesini de arttırmaktadır.Tüm bu nedenlerle, çocuklarımıza mutlaka okuma alışkanlığı kazandırmalıyız. Bunun için uygulanabilir öneriler şunlardır:
    En iyi okuma,  önek olmaktır:Çocuğumuz, bizi ve diğer aile bireylerini, kitap okurken mutlaka görmelidir.
    Evimizde güzel kitaplar üzerine sohbetler eksik olmamalıdır.
     Çocuklarımıza, her fırsatta, seviyelerine uygun kitaplar hediye etmeye çalışmalıyız.
     Çocuklarımızın evde mutlaka bir kitaplığı olmalıdır. Çocuklarımızı, kitap seçimi ve kütüphane oluşturma konusunda yönlendirmeliyiz.
    Çocuklarımızı, olanaklar ölçüsünde kitap fuarlarına, yazarların imza günlerine götürmeliyiz. Çocuklarımızın yazarlarla konuşmasına, iletişim kurmasına olanak tanımalıyız.

    Yazmak, okumayı destekleyici bir etkinliktir. Onun için, çocuklarımızı, yazma etkinliklerine yöneltelim. Çocuklarımızın; anı defteri, kitap tanıtım defteri, şiir defteri...tutmalarını özendirelim.
    Çocuklarımızın internette, televizyonlarda kitap üzerine üretilen güzel düşünceleri, eğitici programları izlemelerine fırsat verelim.
    *Çocuklarımızı, arada sırada kütüphaneye götürmeyi; onların, kitaplar dünyasından yararlanmalarını ihmal etmeyelim. Şu özdeyişleri  asla unutmayalım:”Kitapsız yetişen çocuk, susuz büyüyen ağaca benzer.”Kitapsız hayat, kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.”

Kitap Okuma Yolları

Muğla'dan kitapseverler adına sevindirici, toplumsal bilinç adına umut verici çok güzel bir fotoğraf...
Kitap okumayı teşvik edici böyle gönüllülük hareketleri, eğitim ve kültür adına gerçekten çok iyi...

Teşekkür ediyoruz..!

17 Haziran 2012 Pazar

Okumak Denilince....



* Kitaplarım, bana yetecek kadar büyük bir krallıktır.
(Shakespeare)
* Yabani uluslar dışında her ülke kitaplar tarafından yönetilir.
(Voltaire)
* İyi seçilmiş kitapları okumak, geçmiş yüzyılların seçkin zekâlarıyla önceden düzenlenmiş bir konuşmaya katılmak gibidir.
(Descartes)
* Elime biraz para geçerse kitap alırım. Eğer birkaç kuruş artarsa onunla da yiyecek ve giyecek alırım.
(Emerson)
* Okuma hevesimi dünyanın bütün hazinelerine değişmem.
(Gibbon)
* Dünyada en gerçek ve en sadık dostumuz kitaptır.
(Prof.Süheyl Ünver)
* Mümkün olsaydı, her karış toprağa, buğday eker gibi kitap ekerdim.
(Horace Mann)
* Okumak, kurtulma, özgür olma gücü kazandırır. Okumayanlar, dar çevrelerinin kısır düşünceleri, gelenek ve göreneklerin yetersizlikleri içinde kapalıdır. Okumayı sevenler, yerlerde sürünmezler, bir kanat vuruşuyla evrensel düşüncelerin mutlu iklimine yükselirler. İnsanlığın en yüce kişilerinden meydana gelmiş bir toplum içinde yaşarlar.
(Payot)
* Kitap, dersini her zaman tekrarlayan hazır bir öğretmendir.
( M.Proust)


* Uygarlık yapısının temeli kitaptır.
* Kitapsız büyüyen çocuk, susuz ağaca benzer.
* Kitaplar hiç aldatmayan dostlardır.
* Bir insanın değeri okuduğu kitaplarla belli olur.
* Kitap aklın ilacıdır.
* Kitapsız yaşamak, kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.
* Beden eğitimi vücut için ne ise, okumak da beyin için odur.
* Kitap sevgisi, sevgilerin en güzelidir.
* Hiçbir şey, iyi bir kitap kadar keyif vermez, heyecanlandırmaz, ilham vermez, teşvik etmez, eğitmez, büyülemez veya eğlendirmez.

* Kitaplar da dostlar gibi iyi seçilmelidir.
* Kitap akıl öğreten bir dosttur.
* Okumanın yaşı olmaz.
* Kitaplar bilgi hazineleridir.
* Kitaplar ebedi kalan dostlardır.
* Hiç bir gemi, bizi bir kitap kadar uzaklara götüremez.
* Hiçbir eğlence okumak kadar ucuz, hiçbir zevk de okumak kadar kalıcı olamaz.
* Kitap, imbikten süzülmüş hayattır.
* Kitap, hiç aldatmayan bir arkadaştır.
* Bilgin unutmuş, kitap unutmamış.
* En eski kitaplar bile, onları okumamış kişiler için yenidir.
* Kitabı dolaba değil, kafana koy.
* Bir insanın değeri, kitaplarına eşittir.

Alıntı

Düzgün Okumayınca Düzgün Konuşmayı Unutan Neslimiz!!!

 Okumaktan mahrum insanımızın konuşma  konusunda düştüğü garabet durumu anlatan içler acısı bir yazıyı paylaşıyoruz sizlerle;

 Teknolojinin gelişimi ve iletişim araçlarının baş döndürücü bir hızla geçirdiği evrim, her dili olduğu gibi Türkçeyi de etkisi altına aldı. 

Üreten ve adını koyanlar, üretemeyen ve adını koyamayanlara galebe çaldı. Üretemezseniz üretenlerin malını alır ve onların adlandırdığı şekilde kabul edersiniz. Ama dil bilinci ile davranıp dilimize henüz girmekte iken karşılığını bulursanız bir nebze olsun üretememekten doğan açığı kapatma yolunda bir adım atmış olursunuz. Tabi mesele sadece üretemememe meselesi değil. Daha büyük bir sorun var: Özenti ve yabancı dille eğitim. İngilizce bir fiile etmek yardımcı fiili ekleniveriyor ve karşımıza Türkingilizce kırma bir dil çıkıveriyor. Bakın gençlerimiz nasıl konuşuyor:

Hangi evınta akıyoruz?!!
Ortamdan disconneckt olalım!!!
Extrem tenakuzlar içindeyim!!!
Sevginin kuant altı korsal bir yapısı var, partiküler bir yapı…
Tamam ben simdi o emaili reply ediyorum...
Bu mağazayı hazırlarken daha iyi bir display elde etmek için genelde blue tonlarını tercih ettik...Bu sayede customerlarımızın daha hoş bir ortamda alış veriş yapmalarına olanak sağladık...(CNN Türk’te bir mağaza tanıtılıyor.)
Biz boyfrendimle ekşın filmlerini izliyoruz. (Aysun Kayacı’dan duymuştum bu cümleyi.)
Ben bunları gecen derste mention etmistim, sen yine kitaptan şu chapterları bi check et ...." (Öğretmen, derste bu cümleyi kuruyor.)
Yivrençsiaaan…
Deearmişimm…
Ayy cittan yaaane…
Lütfaaan… (evet e değil a ile ve uzatarak)
Hadi papaaay…
Ay inanmiyoroaamm…
Kafe grandda branç yapalım maaa.
Süper manyak olmuşsun yaaa. (Güzel olmuşsun demek istiyor)
Döncem ben sana. (Nereye, nerede neden dönüyorsun, ben seni sonra arayacağım’a ne oldu?)
Omaar, benim kahvem geldiiaa. Bana kahve aal. (Kahve içmek istediğini anlatmak istiyor.)
Ne oluyoruz felan oldum yaaane.
Yani bütün e’ler a; ö’ler o; ü’ler u; a’lar e; o’lar oa; u’lar ı; ı’lar ıa oluyor. Gençler buna Tiki Dili ve Edebiyatı diyorlar, ya da ciksoloji.


            50 yıl kadar kısa bir süre içinde Türkçe’nin geçirdiği evrimi anlatan aşağıdaki yazı da geçenlerde elektronik postama geldi. İşte yıllara göre Türkçe:


 Yıl: 1965
"Karşımda âniden belirince ziyâdesiyle şaşırıverdim. O vakit nasıl bir edâ takınacağıma karar vermekte bir hayli güçlük çektim. Vecde geldiğime hüküm getirdim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi hissettim. Sîmâsında beni fevkalâde huzurâ erdiren bir tebessüm var idi. Giyeceklerimi usulca toparlayıp, emin bir ses ile 'Akşam-ı şerifleriniz hayırlı olsun.' deyiverdim."

Yıl: 1975
"Karşıma birdenbire çıktığında olağanca şaşkınlığımla durakaldım. Sonuç itibâriyle ne yapacağıma hüküm veremedim, heyecânım dolayısıyla ellerim, ayaklarım titremeye başladı. Lâkin kısa bir zaman sonra kendime gelir gibi oldum. Yüzünde beni şenlendiren bir edâ vardı. Kendime çeki düzen verdim, kendinden emin bir ses ile 'Hayırlı akşamlar.' dedim."

Yıl: 1985
"Karşıma o anda çıkıverince çok şaşırdım. Ne yapacağımı kararlaştıramadım, heyecandan ellerim titredi. Biraz vakit sonra düzelir gibi oldum, yüzünde hayli rahatlatıcı bir tavır vardı. Üstüme çeki düzen verdikten sonra, kendinden emin bir ses ile 'İyi akşamlar efendim.' dedim."

Yıl: 1995
"Karşıma çıktığı anda donakaldım. Çok fenâ oldum yâni. 'Bu iş bizi bozmasın?' dedim kendi kendime. Ama sonra baktım o da bana bakıyor, dedim bu iş tamam. Kızı tavlamak için ayaklandım, artistik bir ses tonuyla 'selâm' dedim."

Yıl: 2005
"Olm onu karşımda görünce oha, çüş falan oldum yâni. Bu iş olmaz dedim, yanarız sonra. Sonra baktım o da beni kesiyor, dedim bu iş ok. Git oğlum yanına dedim, bu çıtır senin. Kuul ve presentabl bir şekilde 'Selam yavru ne iş?' dedim sonra. Öyle işte."

Yıl: 2015
"Ven ay vaz si hör, bende var veri veri heyecan yâni öyle işte birden. Off, ay dont nov yaa. Ama o da bana öyle bi bakış fırlattı ki, dedim âşık len bu beybi. Sonra dedim 'Hay beybi. Hav ar yu?'"


Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki, kendi benliklerini koruyamayan milletler yok olmaya mahkûmdur. Dilinizi koruyamazsanız, kültürünüzü, sizi siz yapan öğeleri unutursanız, sizi bir arada tutan, koruyan öğeleri de kaybetmiş olursunuz. Fransa’da dil polisi varken, Almanlar dillerinin yapısı Türkçe kadar kelime türetmeye uygun olmadığı halde, yeter ki Almanca sözcük olsun deyip neredeyse bir satır uzunluğunda sözcükler yaparken bizdeki bu gönüllü boyun eğiş ve mankurtlaşma neden?

12 Haziran 2012 Salı

Sessiz Kitap Okuma Eylemi



Sakarya’da Özel ENKA Okulları bu yıl 4. Kez düzenlenen Sessiz Okuma Eylemi’ni Kentpark’ta gerçekleştirdi.

 


Altıyüzden fazla kitabın okuyuculara dağıtıldığı eylemde, birçok ülke ve şehir gezmiş kitap okumayla ilgili fotoğraf sergisi de büyük ilgi gördü. Güzel havayı da fırsat bilerek Kentpark’a akın eden vatandaşlar, eyleme büyük ilgi gösterdi.

Adapazarı Özel ENKA Okulları etkinlik ile ilgili yaptıkları açıklamada, "Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kitap Türkiye’de ihtiyaç maddeleri sıralamasında 235. sırada. Bir başka önemli araştırma sonucuna göre Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, ABD’de yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, bizim ülkemizde sadece on binde bir kişi kitap okuyor. Bu eylemdeki amacımız, olanak bulduğumuz her noktada; parkta, otobüste, trende, kafede alışkanlık haline getirdiğimiz bu davranışı sergileyerek okumanın mekanının olmadığı algısını oluşturulmasına katkıda bulunmaktır. Eylemimiz, bundan önceki yıllarda şehrin gözde alışveriş merkezleri ve parklarında can bulmuş, halkımızın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Bu yılda Kentpark’ta, okulumuz öğrencileri, öğrenci velileri, öğretmenleri, Milli Eğitime bağlı Adapazarı genelinde eğitim veren okulların öğrencileri, öğretmenleri ve öğrenci velileri, Sakarya Üniversitesi öğrencileri, Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki meslek kursları kursiyerleri, Toplum Gönüllüleri Vakfı gönüllüleri ve o gün Kentpark’ta bulunan tüm Sakarya halkının katılımıyla gerçekleştirildi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’nın çaldığı keyifli müzik eşliğinde sadece sessiz okuma yaparak gerçekleştirdiğimiz Sessiz Okuma Eylemi’ne, destek veren, oluşturulmak istenen toplumsal bilince katkıda bulunan herkese teşekkür ederiz" sözlerine yer verildi.

Eyleme destek veren Sakarya İl Halk Kütüphanesi müdürü Recep Özçayır ise, "Halkın kütüphaneye ve kitaba ilgisini çekmek istiyoruz, onun için Sessiz Okuma Eylemi’ne destek oluyoruz ve burada isteyenleri kütüphanemize üye yapıyoruz. Ücretsiz şekilde üye olanlar, kütüphaneye gelip mesai saatleri içerisinde ücretsiz kitap okuyabiliyor, beş kitaba kadar ücretsiz olarak on beş günlüğüne alabiliyorlar. Sessiz Okuma Eylemi’nden memnunuz, bu tip girişimler daima desteklenmeli ve biz de destek oluyoruz" diye konuştu.

http://www.beyazgazete.com

Yaz Tatilinde Okuma Alışkanlığı

 

 

Çocuk Psikiyatristi İsmail Yavaş, yaklaşık 3 ay süren tatilde çocuklara "okuma alışkanlığının kazandırılması" gerektiğini söyledi.

 
 
 
Mustafa Yıldırım - Çocuk Psikiyatristi İsmail Yavaş, yaklaşık 3 ay süren tatilde çocuklara "okuma alışkanlığının kazandırılması" gerektiğini söyledi.

Mustafa Yıldırım - Çocuk Psikiyatristi İsmail Yavaş, yaklaşık 3 ay süren tatilde çocuklara "okuma alışkanlığının kazandırılması" gerektiğini söyledi.

Yavaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukların aldığı karnelerin aynı zamanda anne ve babaların da karnesi olduğunu ifade ederek, "Karnesi kötü olan çocuğa asla kızmayın. Kızacaksanız önce kendinize kızın. 'Neden çocuğum böyle' diye kendinizi eleştirin ki, güzel bir sonuca varabilesiniz. Çocuğunuzu ve diğer insanları eleştirerek bir yere varamazsınız" dedi.

Anne ve babaların çocukla olan iletişimini artırması gerektiğine dikkati çeken Yavaş, çözümün eleştirmekten değil, yakınlaşmaktan geçtiğini kaydetti.

Çocuklarla mutlaka paylaşımcı bir iletişim kurulması gerektiğini ifade eden Yavaş, şöyle konuştu:

"Üç aylık tatil ailelerle çocuklarının arasındaki iletişimi sağlamak adına büyük bir fırsat. Aileler çocuklarıyla arasını düzeltmeli. Onlara okumanın önemini anlatmalı. Birlikte geçirilen zaman artırılmalı. Babalar çocuklarıyla daha çok ilgilenmeli. Yıkıcı eleştiriler yerine yapıcı iletişim ön planda tutulmalı. Çocuklar çoğunlukla gençliğin, ergenliğin ve çevrenin etkisiyle sağa sola dalarlar. Eğlenceyi, arkadaşlığı, cep telefonu ve internetle iletişimi ön planda tutarlar. Onlara okulun önemi anlatılmalıdır.

Çocuğun öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, özel öğrenme güçlüğü, aile içi sorunlara bağlı mutsuzluk olabilir. Bu hastalıklar, kısmen veya tamamen tedavi edilebilecek problemlerdir. Bu tip bozukluklar başarıyı düşürür. Bozukluk, çocuğun dikkat ve ilgisini olumsuz etkiler. Bu hastalıklar öğrenmeyi zorlaştırdığı için çocuğu derslerden soğutur. Önce hastalığın tespit edilip tedavi edilmesi önemlidir. Sağlıklı çocuk öğrenmekten zevk alır."

-"Okuma alışkanlığı kazandırılmalı"-

Yaz tatilinde çocuklara hedef oluşturmada yardımcı olunması gerektiğini vurgulayan Yavaş, "Uzun yaz tatilinde, çocuklara bolca kitap okuma alışkanlığı kazandırılmalı" dedi.

Yavaş, şöyle devam etti:

"Çocuklarımıza bol dünya klasikleri okutalım ki, okuyan çocuk derslerinde başarılı olur. Yarı yıl tatilinde Tolstoy'un "İnsan Ne ile Yaşar-" eserini okuyarak kitap okuma alışkanlığına katkıda bulunulabilir. Arkasından çocuğun tüm dünya klasiklerini okuması hedeflenebilir. Kitap okumak ders başarısını artırır. Dünya görüşüne katkılarda bulunur.

Ana kitabımızın öğrenilmesi için yaz tatilleri iyi bir fırsattır. Çocuklarımız tatilin bir bölümünü Ana Kitabın okunmasına zaman ayırmalıdırlar. Ne kadar küçük yaşta başlanırsa o kadar kalıcı olur bilgiler. Anne babalar çocuklarını ana kitabı sevdirmelidirler. Bu fırsat ta kaçırılmamalıdır."
 

Okuma Kampanyaları 2

Cezaevinde Okuma Yazma Kursu

Ceyhan ilçesinde, M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda düzenlenen okuma yazma kurslarına katılan tutuklu ve hükümlülerden 63'nün sertifika almaya hak kazandığı bildirildi.

Ceyhan ilçesinde, M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda düzenlenen okuma yazma kurslarına katılan tutuklu ve hükümlülerden 63'nün sertifika almaya hak kazandığı bildirildi.
Ceyhan Cumhuriyet Başsavcısı Ayhan Aygün, cezaevinde 6 ay süren kurslara toplam 93 tutuklu ve hükümlünün katıldığını belirtti.
Aygün, kurslar sonunda 63 kursiyerin okuma yazma öğrendiğini ve gelecek günlerde düzenlenecek törenle kendilerine sertifikalarının verileceğini söyledi.
Kursların amacının, tutuklu ve hükümlüleri topluma yeniden kazandırırken, onların kültür seviyelerinin de yükseltilmesi olduğu kaydedildi.


Okuma Kampanyaları

 Ana Kız Okuldayız

Ağrı’nın Patnos ilçesinde "Ana Kız Okuldayız" kampanyası kapsamında açılan kursa katılan 65 yaşındaki Marifet Yaşar, okuma-yazma öğreniyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayelerinde sürdürülen kampanya çerçevesinde ilçede açılan kursa yaklaşık 90 kişi katıldı. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve Sütlüpınar İlköğretim Okulu bünyesinde açılan kursa yaşları 45-65 arasında değişen 90 bayan 1. kademe ders alarak okuma yazmaya geçti. Çocukluğunda ve gençliğinde çeşitli nedenlerle okula gidemediğini, bu nedenle telefon numaralarını bile çeviremediğini ve bunun ezikliğini yaşadığını ifade eden Marifet Yaşar, "Kurs için öğretmenler geldi, davet ettiler katıldım. Okuma yazmayı öğrenmek istiyorum" dedi

İlerlemiş yaşına rağmen okuma-yazma öğrenen 8 çocuk annesi Marifet Yaşar, okumanın yaşının olmadığını söyledi. Yaşar, “Artık elime her geçen şeyi okuyorum. Eskisi gibi sadece resimlerine bakmıyorum. Önceden okuma-yazma bilmediğim için sadece resimlere bakarak kendi kendime yorum yapıyordum. Şimdi ise yazılan yazıları da okuyorum. Bu kursu açan ve bizlere okuma yazmayı öğreten hocalarıma teşekkür ederek hepsinden Allah razı olsun diyorum” şeklinde konuştu.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Sütlüpınar İlköğretim Okulu Müdürü Atilla Bilgiç ise, kursu açtıkları zaman bu kadar talep olacağını hiç tahmin etmediklerini belirterek, “Gönüllü öğretmenlerimiz mahallemizdeki evleri tek tek dolaşarak okuma-yazma kursunun başladığını ve okuma-yazma bilmeyenleri bu kursa dahil etmek istediler. Yoğun bir çaba harcayarak mahallemizde yaklaşık 90 bayanı bu kursa kazandırdılar. Bugün bizim için en güzel gün. Yaklaşık 3 aylık bir maratonun sonlarına yaklaşmış bulunmaktayız. Okuma-yazma bilmeyen yaklaşık 90 kişiye okuma-yazma öğrettik ve kursiyerlerimizin hepsi de hafta sonları okula gelip gidiyorlar. Okuma-yazma kursuna büyük bir özveri harcayan öğretmenlerimize ve öğrencilerimize teşekkür ederim” dedi.
Müdür Bilgiç, 1. kademe okuma-yazma belgesini alan yaklaşık 90 kişinin eylül ayında yine açılacak olan 2. kademe okuma-yazma kursuna kaydoldukları, bu durum karşısında da çok mutlu olduklarını sözlerine ekledi.

 http://www.haberfx.net