30 Mayıs 2012 Çarşamba

Ne Okuyalım ?

Bundan sonraki yazılarımızın arasında, tavsiye niteliğinde kitap tanıtımları yapacağız.Sizlerde tavsiye etmek istediğiniz kitapları bizimle paylaşır iseniz, memnuniyetle buradan yayınlamak isteriz.






 


Kitap okuma alışkanlığının nasıl kazanılacağına yardımcı bir eser.





 Neden Okumuyorsun?
 
J. Paul Sartre Okumadan geçen bir gün, yitirilmiş bir gündür der. Yitirilmiş ne kadar fazla günümüz var. Öyle değil mi? Ama geçmişe yanmak, ağıtlar yakmak çözüm değildir. Geçmişin hasretiyle vakit geçirmek, peşinden yine hasret getirir. Zararın neresinden dönülürse kardır. Düşüncesiyle hemen harekete geçelim, küstürdüğümüz kitaplarla barışalım.
Kitapla geçen ömür berektlidir. Hem çok güzel, hem de çok renklidir. Milletlere tek bir kişinin yön verdiği, tarihte çok görülmüştür. Belki siz, evet siz ey bu satırları okuyun! Belki de sen okuduğun bir kitapla, belki de bu kitapla değişecek ve dünyayı değiştereceksin

 Yazar :Mehmet İmrak  




.kitapyurdu.com

Okumanın Önemi Nedir ?

Kitap Okumanın Önemi
Kitap Okumanın Önemi Nedir?
Kitap okumak niçin önemlidir?




Okumak insanın kişisel gelişimini sağlayan önemli etkenlerden biridir. İnsanın düşünce yapısını, hayal dünyasını geliştirir; sözcük dağarcığını arttırır, insana bilgi ve birikim kazandırır.

Kitaplar sayesinde bazen uçan bir halıya biner, bilmediğimiz diyarlara yolculuk ederiz; yeni arkadaşlıklar kurar, bazen hüzünlerimizi bazen neşemizi bu yeni arkadaşlarla paylaşır, hiç tanımadığımız evlere misafir oluruz. Tarihin sayfalarında koşar adım dolaşır; destanlara, trajedilere tanıklık ederiz. Geçmişin elem verici olaylarını değiştirmeye gücümüz yetmese de geleceğimizi kitaplardan edindiğimiz tecrübelerle inşa ederiz.

Bunların hepsini yapmak kitaplarla, okumayla olur. Ancak Türk milleti olarak nedense okumuyoruz. Yapılan araştırmalar bu gerçeği çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Bir Japon yılda 25 kitap okuyor, bir İsveçli yılda 10 kitap okuyor, bir Fransız yılda 7 kitap okuyor. Türkiye’de ise 6 Türk, yılda 1 kitap okuyor.

Peki, niçin az okuyoruz?
Millî Eğitim Bakanlığı’nın 1993 yılında yaptırdığı bir ankete göre insanımızın okumama sebepleri oran olarak şöyledir:
1-Kitap okuma alışkanlığının olmaması: % 50,2
2-Yeterince zaman bulunamaması: % 16,6
3-Boş zamanlarında yoğun olması: % 10,6
4-Tv, video ve sinemanın tercih edilmesi: % 10,5
5-Kitap fiyatlarının yüksek olması: % 4,6
6-Dersleri sebebiyle okuyamama: % 3,4
7-Diğer sebepler: % 1,9
8-Cevap yok: % 2,27 7

Hâlbuki bilgi çağı içerisindeyken, eğer Türk toplumu dünya üzerinde iyi, güzel bir yer edinmek istiyorsa, okumak, düşünmek ve buna bağlı olarak tartışmak, sorgulamak ve eleştirmek ve bilim üretmek zorundadır. Ancak bunları gerçekleştirdiği zaman gelişecek, çağdaşlaşacak ve yeryüzünde tekrar ecdadına lâyık olduğu yeri alacaktır.


http://www.forumdas.net (alıntı)

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Okumanın Faydaları

Kitap Okumanın Faydaları

Kitap Okumanın Faydaları
  1. Dünya görüşümüz, yaşama bakış açımız genişler. Farklı düşünüp yapılabildiğini görürüz. Yeni fikirler, bilgiler öğrenir ve bunları hayatımıza yansıtırız.
  2. Hayalgücümüz bu yeniliklerle birlikte daha da genişler.
  3. Yeni sözcükler öğreniriz. Böylece dilin temel kavramlarından olan sözcükler için dağarcığımız artar. Kendimizi yazılı ve sözlü olarak daha iyi ifade edebiliriz.
  4. Göz ve beyin koordinasyonumuz artar. Daha hızlı görüp algılama yetisine sahip oluruz.
  5. Yeni heyecanlar edinir ve yaşamımızı değiştirebiliriz.
  6. İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler daha çok yönlü olur. Çünkü çoğu edebi eser birçok karakter barındırır. Bu karakterleri tanıyıp onların hikayelerini okumak insanoğlunun farklı yönlerini görmemizi sağlar.
  7. Sabretmeyi ve tamamlamayı öğreniriz. Çoğu kitap giriş-gelişme-sonuç bölümlerinden oluşur. Bu bölümleri sırasıyla sonuna kadar okuyarak yaşamımızda da bir düzen içinde olmaya katkıda bulunuruz.
  8. Görmediğimiz, bilmediğimiz yeni yerler, yeni insanlar, yeni hayatlar tanır; bunlara karşı tahammül geliştiririz. Yeniliklere açık oluruz.
  9. Kitaplar, mesleki seçimlerimizde belirleyici olabilir. Örneğin sevdiğimiz roman kahramanı bir öğretmense biz de öğretmenlik mesleğine ilgi duyabiliriz.
  10. Kitaplar, iyi zaman geçirilecek dostlardır. Yaşa uygun kitaplar okumak çok iyi dostlar kazanmakla eş değerdir.
  11. Günümüzün ruhsal sıkıntılarının başında gelen stresle mücadelede kitapların rolü büyüktür. Farklı denizlere yelken açtığımızda, günlük stresten de bir nebze kurtuluruz.
  12. Genel kültürümüz artar. Söyleyecek bir sözümüz olur. Böylece toplumsal ilişkilerde özgüvenimiz artar.
  13. Kitap okuma ile sözel zeka ilişkisi bilinmektedir. Kitaplar daha zeki bireyler olmamıza katkıda bulunur.
  14. Kitaplar, içinde bulunduğumuz yerel kültürü, insani/ahlaki değerleri daha iyi tanımamızı sağlar. Böylece sosyal ilişkilerde neyi, nerede, nasıl yapacağımızı; neyin doğru neyin yanlış olduğunu daha iyi tespit edebilir; bu sayede daha ahlaklı/insancıl bir birey olabiliriz.
  15. Hayvan ve bitki sevgisi, çoğunlukla ilköğretim aşamasında masal ve hikaye kitaplarında aşılanmaya başlanır. Bu sayede doğaya karşı da duyarlı bireyler olabiliriz.

 http://www.faydalar.com

Okumanın Faydaları


Çocukların kitap okumadığını ve bununla ilgili her yerde sitem edildiğini görüyoruz. Veliler okula gider öğretmene şikayet eder, öğretmen veliye şikâyet eder: "Çocuğum kitap okumuyor." ya da "Çocuğunuz kitap okumuyor." Karşılıklı önerilerde ve yapılan uygulamalardan bahsedilir ama hiçbir zaman hatayı ne öğretmen ne de ebeveynler kendinde bulmak istemezler. Yeter ki çocukları okusun bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını sık sık belirtirler. Her zaman her türlü kitabı almaya da hazır olurlar. Sıkça da bu gibi sorunlarla karşılaşılır.

Çocuğunuza kitabı anlatmanız, onları kitaplarla tanıştırmanız, kitabın eğlenceli olduğunu gösterebilmeniz ve doğru kitapları seçmelerini sağlayabilecek eğitimi vermeniz için neler yapılacağını öğrenmeye çalışmalısınız. Bilgisayar, televizyon, VCD, DVD, Playstation hatta cep telefonu dünyasına sıkışmış çocuğunuzu oradan çıkarıp, kitaplarla hayal güçlerini güçlendirmesi, kendi dünyasını keşfedip, kendi duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilmesi için çocuğunuzu kitapların büyülü ve engin sularına atmanız gerekir ki bu da çok kolay bir şey değildir. Çocuğunuzdaki bu gelişimleri sağlayabilmek için birçok şeyi bilmeniz ve uygulamanız gerekiyor.

Eğitim anne karnında başlar

Birçoğunuz çocuğunuz doğmadan önce, cinsiyeti belli olur olmaz hazırlıklara başladınız. Yatacağı yer, kıyafetleri, mobilyası gibi bebeğin öncelikli ihtiyaçlarını ayarladınız. Belki bazılarınız da, doğmadan önce bebek ve bebekle ilgili kitapları alıp okudu. Hamilelikte yapılan yürüyüşün, konuşmanın, yoganın, dinlenen terapi müziklerinin, anne karnındaki bebeğin daha sağlıklı olmasını sağladığını biliyoruz. Hamileyken yapılan bu tür aktivitelerin, çocuğunuzun gelişimi açısından olumlu etkileri olduğuna göre, daha bilinçli çocuklar yetiştirebilmek adına, hem kendiniz hem de çocuğunuz için kitap okumanız gerekiyor. Nitekim anne karnında, annenin bebeğe okuyacağı kitapların olumlu etkilerinin olduğu da kuşkusuz.

Genelde anneler çocuklarını severken, ilerliye yönelik hedeflerinden söz ederler. Oğlum ya da kızım büyüyünce doktor, öğretmen veya asker olacak gibi olumlu telkinler verirler. Severken veya uyuturken çok güzel ninniler söylerler. Belki çoğumuzun hala unutamadığı, anneanne ya da annemizin bize söylediği ninniler hala kulağımızda çınlıyor. Çocuklara söylenen bu ninniler ve masallar direkt olarak bilinçaltına yerleşiyor. Dolayısıyla, ilk öğrenme ninni ve masallarla başlıyor.

Yaşına uygun kitabı nasıl seçmelisiniz?

Çocuğunuza kitap alırken, yaşı kadar algılama düzeyini de göz önünde bulundurmalı, gelişim dönemine uygun dil ve içeriği olan kitapları tercih etmelisiniz. Ayrıca onu korkutan, yönlendiren, sindiren, bir düşünceyi benimsetmeye çalışan, içeriği olmayan kitaplar seçmemeye de dikkat etmeniz gerekir. Kitap, çocuğunuzun kendini geliştirmesine katkıda bulunmalı, kendisiyle birlikte yaşadığı toplumun değer yargılarını, özelliklerini öğrenmesine olanak sağlamalıdır. Kitap, çocuklara öğüt verme kaygısı taşıyarak, her cümlede ya da sonuçta öğüt verici, çocuğu sınırlayıcı olmamalıdır. Son olarak seçeceğiniz kitabın, gerçeklere dayanan, bilimsel amaçlardan sapmayan, aynı zamanda çocuğunuzun ilgisini çekecek şekilde kurgulanmış olması gerekir.

“Polyanna” ve “Kırmızı Başlıklı Kız”

Çok iyi bilinen bazı kitaplar, masallar çocuklara olumsuz mesajlar vererek, onların kişiliklerini etkileyebiliyor. Örneğin “Kırmızı Başlıklı Kız” masalını bilmeyeniniz yoktur herhalde. Belki de bu masalı mutlaka çocuğunuza da anlattınız. Oysa bu masal, bir yandan çocukları en çok korkutan hikayelerin başında gelirken, diğer yandan da “Ne olursa olsun anne sözü dinlenmeli, dinlenmediği zaman da başınıza çok kötü şeyler geleceği bilinmeli.” mesajı veriyor. Bu ve benzeri mesajlar, çocuğunuza kendi varlıklarını göstermek yerine, bağımlı olmayı aşılar. Yine çok tanınmış bir çocuk romanı olan “Polyanna”, çocuğunuz tarafından özdeşim kurulabilecek bir kahraman değildir. Her olumsuzluğun olumlu yanını bulan ve hep başkaları için çırpınan bir çocuk kahraman, çocuğunuz için pek de olumlu bir mesaj taşımamaktadır. Aşırı acıklı, zavallı, devamlı ezilen ve horlanan çocuk kahramanlı kitaplar, olumlu özdeşim modelleri olmadığı gibi, çocuğunuzda gelişimsel sorunlara yol açabilirler. Çocuğunuzu umutsuzluğa, çaresizliğe alıştıran kitaplar zararlı bile olabilir. Seçeceğiniz kitabın yaşına uygun, sayfa sayısının az ve konusunun sıkıcı olmaması gerekiyor.

Çocuğunuzun kişilik gelişimine katkıda bulunacak ve kendisi ile özdeşleştirebilecek kitapların içeriklerine, sizin kadar eğitimcilerin de dikkat etmesi gerekir. Öğretmen, her öğrencinin kişilik özelliğini dikkate alarak, geliştirmek istediği yönde çocuğun kitabın kahramanı ile özdeşim kurabilmesini sağlamalıdır. Hikâyelerin ve bazen kitapların iyileştirici özelliğinin de olduğunu bilmeliyiz. Örneğin, kendine güveni, hoşgörüsü ve sabrı olmayan, başarı, motivasyon gibi özelliklerden yoksun olan öğrencilere, uzman veya öğretmenleri tarafından uygun kitaplar önerildiğinde ve okutulduğunda, çocuklarda müthiş değişimler görülmüştür. Bunun için önerilen kitapların, öncellikle öğretmenler tarafından da değerlendirilmesi gerekir.

Bebeklik dönemi (0–3 yaş )

• Çocuğunuzun ilk dönemlerinde, onu kucağınıza alarak kitaba dokunmasını sağlayabilirsiniz. Basit ve açık bir şekilde resimleri kendisine göstermek ve konuşarak kelime dağarcığını zenginleştirebilirsiniz. Dil gelişimi açısından olumlu katkı sağlayacaktır.

• Kitabın kaliteli olmasına dikkat etmelisiniz. Ağzına alır, yere çarpar veya atabilir. Bu nedenle kitabın sayfaları hemen dağılmayacak ve kimyevi madde içermeyecek şekilde olmalıdır.

• Bu yaşlarda kitap, çocuğunuz için bir oyuncaktan farksızdır. Yani bakarak ve dokunarak eğlendiği için dış dünyayı tanıdığı bir nesne olarak görür. Bu nedenle resimler yakın çevresinden bildik nesneleri kapsayacak şekilde olmalıdır.

• Bol resimli-az yazılı ilk dönem kitaplarını soru-cevaplarla okumanız gerekir. Zira bunlar öykü kitabından çok, keşif kitabı niteliğindedir. Resimlerden yola çıkılarak bir hikaye kısa ve öz anlatılır. Sizin de bu tip kitapları okurken, ses tonunuzu ve bedeninizi kullanmanız iyi olur fakat soru-cevap seanslarını zekâ testine dönüştürmek gibi bir yanlışa düşmemenizi tavsiye ederiz.

• Ara sıra çocuğunuzun oyuncaklarını da bu dramatizasyona ekleyin.

Okul öncesi dönem (4–6 yaş)

Büyük puntolu bol resimli ve boyanacak kısımları olan kitaplar daha çok ilgilerini çeker.

• “Daha küçük, anlamaz” gibi bir yanılgıya düşmeyin. Çocuklar kaliteli kitaptan anlar! Çocuğunuzu, kendisini “çocuk kitabı” olarak tanımlayan her kitapla muhatap etmeyin. Ona sadece edebi ve estetik değeri olan kitaplar okuyun. Bozuk metinler, düşük kurgular, kötü resimlerle dolu kitaplar sıkıcı olur!

• Resim-metin bütünselliği olan kitapları seçin. Bu yaş kitaplarında resmin metin için önemli bir tamamlayıcı olduğunu ve bu ayrılmaz ikilinin oluşturduğu gücü göz ardı etmeyin.

• Seçim yaparken kriterleriniz “eğlendirmek” ve “deneyimlemek” olsun. Yanılıp, seçim kriterinizi “öğretmek” sanmayın!

Okul ve okuma dönemi (7–10 yaş)

Duygularını ve düşüncelerini açıkça ifade edebilir. Daha çok La Fontaine’in kitapları gibi hayvanlarla ilgili olan masallar hoşlarına gider.

• Kaliteli kitap sunmanın önemi, çocuk kendisi okumaya başlayınca daha da artar. Çünkü artık o bir fatihtir ve fethettiği diyarlar eğlenceli ve heyecan dolu olmalıdır ki yeni fetihlere karşı açlığı devam etsin.

• Çocuğunuz “Sıkıcı” diyorsa, ona inanın ve asla o kitabı okuması için ısrar etmeyin.

• Çocuğunuza kitap okumaya devam edin. Okumayı öğrenmesi, sizinle yaşadığı keyifli kitap okuma seanslarından yoksun kalmasına sebep olan bir düşmana dönüşmesin.

• Ceza olarak okuma vermeyin. “Çabuk odana git ve kitabını bitirene kadar oradan çıkma!” gibi cümleler evinizden uzak olsun.

Ergenlik dönemi (11–14 yaş)

Türk ve dünya klasiklerini okuyabilir. Daha çok ön ergenliğe bağlı olarak komik, esprili, cinsel içerikli kitaplar ilgilerini çeker. Aynı zamanda, macera, serüven dolu kitaplar da okurlar. Dünyayı kasıp kavuran Harry Potter kitap dizisi gibi örnekler olabilir.

• Sizden farklı düşünmeye başlar ve sizin tercih ettiğiniz kitapları okumak bile istemeyecektir. Sizinle aynı kitapları beğenmesini beklemeyin.

• Listenizi okumasını beklemeyin. Sizin ısrarla okumasını istediğiniz bir kitabı, belki o hiçbir gün okumayacak ya da sizin okumasını istemediğiniz bir kitabı üç kez okuyacaktır. Çocuğunuza hangi kitabın, hangi pencereyi açacağını bilemezsiniz. Onun içgüdülerine güvenin.

Dikkat etmeniz gereken hususlar

• Çocuğunuzu kitap okumaya özendirmek ve zevkli hale getirmek için öncellikle sizin eşinizle beraber çok iyi birer model olmanız gerekir. Evde televizyondan, internetten uzak sessiz bir ortamda, hep birlikte karar alınan saatte kitap okuyabilirsiniz, ancak bu zamanı alışkanlık haline dönüştürmelisiniz.

• Ailede okunan kitap, her birey tarafından diğer fertlerle paylaşılmalıdır. Böylelikle çocuğunuz dinlemeyi ve kendini ifade etmeyi öğrenir.

• Çocuğunuzu kitapçılara ve kitap fuarlarına götürüp, gezdirmelisiniz. Okuyacağı kitapları seçerken, tercih hakkını ona tanımalısınız.

• Okullarda kitaplıklar oluşmasını sağlamalısınız. Kitaplar öğrencilerin görebileceği yerde olmalıdır ve kilitli dolaplarda saklanmamalıdır. Ayrıca, okunan kitaplar sınıfta öğrencilere anlattırılmalıdır.

• Evde de kitaplar görünmeyecek yerde saklanmamalı, vitrinde aksesuar olarak kalmamalıdır.

• Örneğin, okuduğu kitaptaki kahramanların özelliklerini anlatmasını ve kendisini daha çok hangi karaktere yakın bulduğunu belirtmesini sağlayabilirsiniz. Yeni müfredat programında da benzer uygulamalar var. Siz de bunları evde uygulayabilir, çocuğunuz için okuma işlemini daha zevkli hale getirebilirsiniz.

• Her yerde ve her zaman çocuğunuzla birlikte kitap okumalı, bunu su ve yemek gibi temel bir ihtiyaç haline getirmelisiniz. Kitap okumayı bir hobi olarak değerlendirmemeli, onu yaşamsal bir sorumluluk olarak görebilmeyi başarmalıdır.

Uzman Psikolog Hülya Topal

http://www.xn--inirah-xjb.com/index.php?topic=1128.0 den alıntıdır

27 Mayıs 2012 Pazar

Okumanın Yararları

Okumanın yararlarını incelemek üzere kaleme aldığımız bu makalemizi sizlerle paylaşmak istedik.

Okumak insanın hayat tarzının değişmesinde,hayata bakış açısının yönlenmesinde,şahsi ve sosyal yaşamındaki ilşkilerinin daha da bir rantabl hale gelmesinde,hayal,mana,ruh dünyasının inkişafında çok etkileri,ehemmiyetli faydaları olan bir eylem ve faaliyettir.
 Okumanın yararları denilince ilk akla gelen insanın ilminin,marifetinin artamaya başlamsı oluyor.Çünkü insanoğlu okuyarak yeni bilgilerle tanışıyor,kelime haznesine değişik kelimeleri ilave ediyor ve bu vesileyle düşünce ufku genişleyerek  bakış zaviyesi değer kazanıyor.
Yine okuma sayesinde kitap vasıtası ile kendi çevresinde ulaşamadığı veya ulaşması zor olan kesimlerle irtibat kurduğunu söylemek mümkün.Zira her  kitap ayrı bir alem diyebiliriz.Bunu söylerken ayrıma gitmeden söyledim. Eğitim,edebiyat,fen-teknoloji,dini,hukuki,popüler her nasıl olursa olsun her bir kitap ayrı buudlara insanı davet eder.Bu davete icab eden insan da oradan alacaklarını aldığı takdirde kendi aleminden ayrı alemlerin içine girer.




"Denize atılan bir şişe her kitap.asırlar,kumsalda oynayan birer çocuk.İçine gönlünü boşalttığın şişeyi belki açarlar,belki açmazlar" ne güzel söylemiş merhum Cemil Meriç.
"Her kitap,tılsımlı bir saray.Kapıları ilk gelene açılmaz". O yüzden açmak için bu tılsımı okumaya devam etmeli insan.
"Yazar düşüncesini yardım olsun diye sunmaz.Bir mükafattır bu.Layık mısınız,değil misiniz? Anlamak ister.Tabiat da öyle değil mi? Altın neden toprağın derinliklerinde ?Okurken araştırmaya çıkacağınız maden: yazarın düşüncesi veya niyeti.Araçlarımız: zeka ve bilgi.Kayayı kıracak,madeni eriteceksiniz.Önce kelimeyi fethedeceksiniz,sonra heceleri,harfleri." Kitapları böyle okuyabilirsek onlardan alacağımızı tam manası ile almak mümkün.
Okumak denilince okuma terbiyesinden de bahsetmek gerekiyor;
"Kendini yığın haline getiren bir millet payidar olamaz.tek kaygısı PARA olan bir yığın yaşayamaz.Düşünceyi küçümsüyoruz.Kitaba harcadığımız parayı,atlar-arabalar için harcadığımızı kıyaslarsak,yerin dibine girmemiz gerekmez mi?Kitap sevene,Kitap Delisi diyoruz.Kimseye at-araba delisi dediğimiz yok.Kitap yüzünden sefalete düşen görülmemiş.At uğrunda iflas eden edene.İngiliz milletinin içkiye verdiği para,kitaba verdiğinin kaç misli hiç düşündünüz mü? (bugün için ülkemizi de buna katabiliriz) En güzel kitap kalkan balığı fiyatına.Alan nerede? Kitaplar bileziklerin onda biri kadar etse beyefendilerimizle hanımefendilerimiz arada bir okumak hevesine kapılırdı belki.Birçokları kitabı ucuz olduğu için almaz.Düşünmez ki kitabın tek değeri okunmasındadır.Bir değil bir çok defalar okunmasında,çizilmesinde,tanınmasında."

Okumanın yararları denilince derinlerin derinine inerek sayamayacak kadar fayda ortaya çıkıyor.

Devam edeceğiz......

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Anneler okudu, okuttu, kazandı

  Behçet Canbaz Anadolu Lisesi'nin düzenlediği 'Anneler okuyor' kitap okuma yarışması sona erdi. İstanbul çapında 10 bin 796 anne adeta kitapla yatıp kitapla kalktı. Anneler, yarışmanın sonucunda altın kazanırken, çocuklarına ise okuma alışkanlığı kazandırdılar.
İstanbul Behçet Canbaz Anadolu Lisesi tarafından tertiplenen 'Anneler Okuyor' ödüllü kitap okuma yarışması sona erdi. Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı öncülüğünde ve NT Mağazaları sponsorluğundaki yarışmaya İstanbul il sınırları içerisinden 10 bin 796 anne iştirak etti. İstanbul'da yaşayan annelerin yoğun ilgi ile karşıladıkları yarışmanın kazananları 17 Mayıs Perşembe günü Behçet Cambaz Lisesi'nde yapılan bir törenle sahiplerini buldu.
Birinci anne, Bakırköy ilçesinden katılan Ayşe Gürgün oldu. Dört buçuk ay gibi kısa bir sürede 13 bin 719 sayfa okuyan Gürgün, Türk ve dünya klasikleri ile sınırlı tutulan yarışmada 33 kitap okudu. Bazen günde bazen 2 yüz sayfa okuyan Gürgün, 10 bin kişi içerisinde en fazla kitap okuyan isim oldu. Bu süre içerisinde günlük rutinlerini hiç aksatmayan ev hanımı ve ikiz çocuk annesi Gürgün, yarışmanın kendisine ve çocuklarına bir hayli faydalı olduğunu anlattı. Okumayı daha önceleri de sevdiğini ve çocuklarını kitap fuarlarına götürerek onların bu alışkanlığı kazanmasına yardımcı olduğunu söyleyen birinci anne, "Bu yarışma ile ben ve çocuklarım tatlı bir telaşın içerisine girdik. Onların kitap okuma bilinci kazandıklarından eminim." diyerek yarışma hakkındaki fikrini paylaştı.
Tören öncesi edebiyat öğretmenlerinden oluşan jürinin karşısına çıkan ilk 10 anne, tuttukları kitap notları ile yarışmaya ne kadar önem verdiklerini gösterdiler. Yarışmayı okullarda dağıtılan broşürler, devlet dairelerinde gördükleri afişler veya tesadüfen duyan kitap kurdu anneler, okuma süreleri içerisinde kitapla yatıp kitapla kalkmışlar.
İki buçuk ay içerisinde 10 bin 443 sayfa okuyarak ikinci olan Nurhan Keskin, tabiri yerinde ise tam bir kitap delisi. Evde, parkta, otobüste hiç fark etmiyor onun için. Çocukları salonda televizyon izlerken o bir tarafta kitabını okuyabiliyor. Çantasında devamlı bir kitap ile dolaşan Keskin, bu yarışmayı Zaman Gazetesi'nde yayımlanan gazete ilanı ile öğrenmiş. Bu tür yarışmaların çocuklara okuma alışkanlığı kazandırılması açısından önemli bulan Keskin, her ne kadar okumasalar dahi, kendi çocuklarının da motive olduklarını ve kendisine kitap bulmaya yardımcı olduklarını ifade etti.
Gaziosmanpaşa'dan yarışmaya katılan Keskin, mahallede bulunan kütüphanenin de müdavimlerinden. Kendini kitapların büyüsüne kaptıran Nurhan Keskin, "Yarışma süresince bazı kitaplar hiç bitmesin istedim. O kadar güzel ve sürükleyiciydiler ki onlardan kopamadım." diyerek yarışma sonrası duygularını aktardı.
Cumhuriyet altını ödüllü yarışmada üçüncü kazanan ise Büyükçekmece'den katılan Aysun Karagöz oldu. Karagöz yarışma süresince 9 bin 229 sayfa (24 kitap) okuyarak çeyrek altın kazandı.
Yarışma sonrası duygularını paylaşan Behçet Canbaz Lisesi Müdürü Şevki Köse, törende yaptığı konuşmada İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı ve NT Mağazalarına teşekkür etti. Bu tür sosyal organizasyonlarla çok büyük kazanımlar elde ettiklerini ifade eden Köse, "Geleceğimizin sahibi gençliğimizin, okuma alışkanlığı kazanmasında ebeveyn faktörünün ne kadar önemli bir yer tuttuğunu bu yarışma ile anladık." dedi. Köse, Behçet Canbaz Lisesi olarak, başta bilgi yarışmaları ve diğer sosyal projeleriyle bu tür organizasyonlara devam edeceklerini de vurguladı.

Anneler okudu, okuttu, kazandı

CUMA Anneler okudu, okuttu, kazandı ZAMAN

Kültür Sanat Elektronik kitap, kitapçı raflarında

Kültür Sanat Elektronik kitap, kitapçı raflarında ZAMAN

Bilmek kaliteli yaşamaktır: Bu devirde beton gibi kitabı kim okur?

! Bilmek kaliteli yaşamaktır: Bu devirde beton gibi kitabı kim okur?: ABD’li Wortman kitapların ‘cilt’ halini almasını eleştirerek, “Kalın olmazsa saygı görmez zannediliyor” diyerek yeni bir tartışma başlattı...

24 Mayıs 2012 Perşembe

Okuma Alışkanlığı Kazanmak

Okuma konusunda ülkemizin epey mesafe katetmesi gerektiğini daha önceki yazılarımızda da bahis konusu yapmıştık.Ama o kadar çok önemli bir konu ki bu her gün bu konuda tahşidat yapsak,hatırlatsak yeridir.Çünkü hakikaten okuma konusunda alacağımız yol çoook...

Peki ama bu okuma alışkanlığı nasıl kazanılır? Evet bu alıskanlığı kazanmak için çaba, emek, gayret, zaman ayırma,hedef belirleme ,istekli olma,yılmama ve çalışmak gerekiyor.Ağaç yaş iken eğilir derler ya bu da öyle olacak yani erken yaşlarda kitap ile çocuk kaynaştırılacak çocuğa kitap sevdirilecek,ama bunun ortamını sahasını belirleyecek olan ailede anne-baba ve okulda öğretmenleri olacak ileri safhalarda arkadaş çevresi de bu konuda etkili olmaya başlayacağından iyi arkadaşalar ile arkadaş olması konusunda çocuk yönlendirilecek.Görüldüğü gibi en başta bu isteğin anne baba da olması gerekiyor.Hatta çocuk anneyi babayı örnek alacağından annenin babanın öncelikle kitapla dost olması gerekiyor.
Anne baba kitap ile dost olabilirlerse çocukların dost olmamaları için çok az sebep bırakılmış olur.Eğer geleceğiniz ve hepimizin geleceği çocuklarımızın ileride bizlerden daha iyi bir dünyada yaşamasını istiyor isek ki istiyoruz ne olur bizler öncelikle kitaplar ile dost olalım.
Evimizde televizyonlara ayırdığımız yer kadar değer kadar kitaplarımıza da bir köşe ayıralım yani bir kütüphanemiz olsun.Aktif olarak bu köşeyi kullanalaım TV kadar diyeceğim ama, ilk başlarda bunu sağlamak oldukça zor.Ancak hergün,hiçdeğilse her hafta kitaplığımızı ziyaret edelim ordan yeni yeni bilgiler alalım.Ve sigaraya yada mahkumu oldugumuz diğer alışkanlıklarımıza verdiğimiz para kadar kitaplara da bütçemizi açalım..
Ve yine daha önceki yazımızda bahsettiğimiz gibi aile okumaları yaplım.Eğer  küçük çocuklarımız varsa daha 1-2 yaşlarından itibaren onlara anlasalar da anlamasalarda kitap okuyalım yatarlarken masal okuyalım.Bu şekilde yapmaya devam ettikçe evimizde kitap sevdası oluşmaya başlayacak ve evimizin havası değişecek bundan % 100 emin olarak sizlere bahsediyorum.Denemesi bedeva :)

Ama yukarıdaki resim gibi de olmayalım kitap bizi içine almışken kitap ile dostluğu yakalamış iken ona ihanet etmeyelim.Kitabı TV ile ALDATMAYALIM...

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Okuma Deneyimleri

Bazı durumlar hariç okuduğunuz her şeyi hemen kabullenmeyin.

İnceleyerek,değerlendirerek okuyun.

Okuduğunuz bir kelimeyi,cümleyi anlamadan geçmeyin.

Her kitabın sonuna mümkünse bilinmeyen kelimeleri ve manalrını yazdığınız bir kart koyun veya kitabın sonundaki boş sayfalara yazın.

    "Bir insan ne kadar çok kelime bilirse,zekasını o ölçüde kullanmış olur" (Namık Kemal)

Okuduğunuz kitapların listesini çıkarın.

Düşünerek irdeleyerek okuyun.

Çok kıymetli mücevherleri takdim edercesine okuyun.

Ses kaydediciye kendi sesinizi kaydederek okuyun ve onu dinleyerek hatalarınızı keşfedin.

Hızlı okuma teknikleri konusunda kendinizi yetiştirmeye çalışın.

Aile içerisinde akşam yemeği buluşmaları gibi toplu okuma seansları yaparak ailede okuma alışkanlığı edinme konusunda yol belirleyin.

Birbirinize kitap okuyrak dinlemeler yapın.

Güzel şiirlerden seçerek şiir okuma çalışması yapın.


        Allah'ım bana kitap dolu bir evle çiçek dolu bir bahçe ver. Konfüçyüs

Birazda gülelim :) 



Üç Yahudi genç kardeş kendi işlerini kurup zengin birer adam olmuşlar ve yaşgününde annelerine aldıkları hediyeleri birbirine anlatarak böbürlenmişler. Birincisi demiş ki: -"Ben anneme kocaman bir ev aldim" İkincisi: -"Ben bir mercedes aldım ve bir de şoför tuttum" Üçüncüsü: -"Benim hediyem hepinizden güzel. Annemin Tevratı okumayı ne kadar çok sevdiğini ve artık gözleri iyi görmediği için okuyamadığını biliyorsunuz. Ona bütün Tevratı ezbere bilen büyük kahverengi bir papağan gönderdim. Onu eğitmek için 12 haham 12 yıl boyunca uğraşmış. Bu papağan için havraya 20 yıl boyunca her yıl 1 milyon dolar bağışlayacağım ama buna değer. Annem sadece bölümün adını söyleyecek ve papağan ona ezbere okuyacak. Kısa bir süre sonra anneleri üçünede birer teşekkür mektubu yazdırmış: Birinciye: "Milton, bu ev çok büyük. Bana birtek odası yetiyor ama hepsini temizlemek zorunda kalıyorum" İkinciye: "Marvin, yolculuk etmek için çok yaşlıyım, arabayı hiç kullanmıyorum ve şoför çok kaba" Üçüncüye: "Canım Melvin'im, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladım sensin. Tavuk çok lezzetliydi, teşekkür ederim.





21 Mayıs 2012 Pazartesi

İsmimiz tiyatro oyunu olmuş

Sabancı Vakfı’nın Sponsorluğunda düzenlenen “Okumak, Okumak, Okumak” isimli tiyatro oyunu 80. Yıl İlköğretim okulunda öğretmen ve öğrencileri için sergilendi.
Mehtap Ar, Tiyatrosu oyuncuları tarafından sergilenen müzikli oyun gösterisi öğrenciler tarafından büyük ilgi gördü.
Yerköy İlçemize bağlı 80. Yıl İlköğretim okulunda “Okumak, Okumak, Okumak” adlı tiyatro gösterisi öğretmen ve öğrencilere sunuldu.
80. Yıl İlköğretim okulunda konferans salonunda gerçekleşen “Okumak, Okumak, Okumak” adlı tiyatro gösterisine; çok sayıda öğrenci ve öğretmenler katıldı.
İlköğretime devam eden beş arkadaşın öğretmenleri tarafından “Büyüyünce ne olacaksınız?” konusunda verilen ödevin ve 10 yıl sonra yeniden buluşmalarını anlatan oyun öğrenciler tarafından beğeni ile izlendi.
Haber. Yerköy Gazetesi

Baba Beni Okula Gönder

20.05.2012

Sibel Yardımcı 18 yaşında 11'inci sınıfta okuyor. Van depreminde bir gecede okulu, evi toprakla bir oldu. Eğitimini tamamlamak için ailesini ve kardeşlerini bırakarak Ağrı'ya gitti. Babası çiftçi, annesi ev kadını.


Kötü günleri unutmadı unutmasına ama, daha iyi bir gelecek için kardeşlerini ve ailesini bırakarak Ahmedi Hani Anadolu Lisesi'ne gitti. "Yurt olmasaydı okuyamayacaktım. Evimden bile daha iyi çalışma ortamı bulunuyor" diyor.
Psikolojik Rehberlik Danışmanlık ya da Hukuk okumak en büyük hayali.
Onu "Baba Beni Okula Gönder" kampanyası kapsamında bu yıl beşincisi düzenlenen resim-şiir-kompozisyon yarışmasında dereceye girenlere verilen ödül töreninde tanıdım. Yarışmanın bu yılki konusu "Yurtta Yaşam"dı. Sibel de kompozisyon yarışmasında birinci olmuştu.
Sibel gibi Türkiye'nin farklı illerinden Erzurum'dan, Gümüşhane'den, Tokat'tan gelen akranları yurtta yaşamı anlattılar. Ancak aralarında Seda Akman, Eda Yıldırım, Gamze Çakır, Hanife Çayır, Nazlıcan Öztürk, Yasemin Polat, Esra Altay ve Hacer Kızgın resim, şiir, kompozisyon alanında dereceye girdi.
 Genç kızlara üniversite yolu yurtla açılıyor
Baba Beni Okula Gönder Kampanyası Esra, Hacer, Sibel gibi yüzlerce genç kıza üniversite yolunda kapı açıyor. 7 yılda kız çocuklarının okula gitmesinin önündeki engelleri kaldırmak için birçok mesafe katetti. Doğan Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, 10 bin 500 çocuğa burs verdiklerini, 33 kız yurdu açtıklarını gururla anlatırken de genç kızlara şöyle seslendi:
"Resimlere baktığımda, şiirlerinizi okuduğumda çok duygulandım. Bir taraftan eğitimin sizin için ne kadar önemli olduğunu anladığınız için çok sevindim. Çünkü resimlerinizde, eğer okumazsanız sizi daha karanlık bir hayatın beklediğini, ama okursanız hayal kurabildiğiniz daha aydınlık bir geleceğin beklediğini anlatmışsınız. Okumak, bir fedakarlık gerektiriyor, ama kendi başınıza ayaklarınızın üzerinde duran, topluma faydalı bireyler olmak için fedakarlığı yapıyorsunuz"

Gündem Okumayı söktükleri sınıflarda ninelere okuma öğretiyorlar ZAMAN

Gündem Okumayı söktükleri sınıflarda ninelere okuma öğretiyorlar ZAMAN

Gündem Kitap okumayanlara meydan okudular! ZAMAN

Gündem Kitap okumayanlara meydan okudular! ZAMAN

15 Mayıs 2012 Salı

Okumanın Esrarı

Epeydir internetten koptum sevgili dostlar kusura kalmayın sizlerle paylaşımda bulunamadım.Okumaktan kopmayalım değil mi?
Okumak bu açıdan çok güzel yani kitap okumak yolculuğa çıksanız kitabı yanınıza aldı iseniz size yol arkadaşı oluyor.Ama pc her zaman bu görevi göremiyor belki benim için.Kitap sayfalşarından aldığım mutluluğu sanal sayfalar veremiyor.

Okumanın esrarı bu noktada kitapla birleşiyor anlayacağınız.Çünkü o sayfaların kokusu insanı sarıp sarmalıyor, sanki kendine bağlıyor insanı.
Cahile değişmez,ha kara,ha ak
Bilmez ki ne batıl,yada nedir hak
Okumak yaşamdır,yaşam okumak
Şimdi cana cansın,can Peygamberim
şairin dediği gibi okumak yaşamdır,hayattır. "Öğrenmek için değil, yaşamak için okuyorum." Diyor Flaubert. Demek ki okumaktan maksat yaşamak. Okumak, düşünmek; düşünmek, hakikate ulaşmak demektir. O zaman okumuyorsak yaşadığımızdan söz edebilir miyiz? Bu soruyu kendimize sormalı ve kendimizi sorgulamalıyız.
Okumak konusunda düşünürlerimiz de bakın neler söylemiş;
Okuma zevkini kazanmayanın öğrenimi yarıda kalmıştır P Peacut
Okuma zevkini, Hindistan'ın hazinelerine değişmem E Gıbbon
Okumak bir deva, anlamak bir şifadır  R  Necdet Evrimer
Okumak bir insanı doldurur, insanlarla konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır Bacon
Okumak gıdadır, okuyan insanlık bilen insanlıktır  V  Hugo
Okumasını bilirsen, her insanın bir kitap olduğunu göreceksin  W  E Channing
Okumayı sevmek, hayattaki can sıkıcı saatleri güzel saatlerle değiştirmektir Montesquieu
Okunacak en büyük kitap insandır  Hacı Bektaş Veli
Okunu hedeften öteye atan okçu, okunu hedefe ulaştıramayan okçudan daha başarılı sayılmaz Montaigne
Okuyabilirseniz her insan bir kitaptır W  Ellery Channing
Okuyan insan fenalığa vakit bulamaz

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Yorumlar Kitap okuma ceza olmamalı

Yorumlar Kitap okuma ceza olmamalı ZAMAN

Ülke olarak okuma alışkanlığı konusunda gelişmiş ülkelere kıyasla çok geri düzeyde olduğumuz malum.
Eğitimcilerden kütüphanecilere, yazar ve yayıncılardan siyasetçilere kadar okuyan-okumayan herkes biliyor bu durumu. Okuyanlar grubunda bazı kişiler ve gruplar var ki, okuma alışkanlığına sahip bireylerin ülke kalkınmasındaki yerini iyi bildiklerinden, bu konuda ayrıca araştırmalar yapıyorlar. Üstelik devlet odaklı olmayan çalışmalarla sonuç almanın zorluğunu bildikleri halde. En büyük motivasyon gerekçeleri ise; okuyan ve halk kütüphaneleri aracılığıyla yaşamboyu öğrenen bireylerden oluşan bir toplumun daha müreffeh ve demokrat olacağı yönündeki sarsılmaz inançları.
Bu gruplardan biri, üniversitelerin Bilgi ve Belge Yönetimi bölümlerinden mezun olan kütüphaneciler. Yaptıkları çeşitli faaliyetlerle kitabın, bilginin ve kütüphanenin bu bağlamdaki yeri ve önemine işaret eden kütüphaneciler, böylelikle toplum ve devlet nezdinde farkındalık yaratmaya çalışıyorlar. Bunun en yeni ve orijinal örneği, 26 Mart-1 Nisan tarihleri arasında kutlanan 48. Kütüphane Haftası'ndaki okuma etkinliği. Birkaç il dışında tüm Türkiye'de illerin merkezî noktalarında 26 Mart Pazartesi günü 12.30-13.00 saatleri arasında gerçekleştirilen okuma etkinliğinde sadece kütüphaneciler ve toplumun değişik kesimlerinden bireyler değil, vali ve kaymakam gibi yetkililer de kitap okudu. Ne var ki, okuma alışkanlığı konusundaki bu ve benzer çalışmalara karşılık, yaklaşık on yıldır, adalet sistemi odaklı olumsuz bir uygulama da sürüp gidiyor. Söz konusu uygulama basit ve anlaşılabilir türden. İyi niyetli bazı hâkimler, kimi "basit" suçlara karşı, suçlulara "kitap okuma cezası" veriyor ve istiyorlar ki; bu bireyler hapishanelerde mahkûm psikolojisine girmeyip, cezalarını bu uygulamayla çeksinler. Medyaya yansıyan ilk olaylarda arkadaşıyla kavga eden; sarhoş olup sokaklarda nara atan ve ormanlık alana baraka yapan kişilere, çarptırıldıkları cezalara karşı değişik sürelerde kitap okuma cezası verilmişti. Son uygulamalar ise, kabul edilir gibi değil. Birinci olayın esası, kadına şiddet. Diğer olay, alkollü araç kullanarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma. Üçüncü olaydaki suç ise, taksirle ölüme sebebiyet verme.
Bu üç suça karşı da, kütüphanede kitap okuma cezası uygun görülmüş. Yani kitap okuma davranışı ceza; cezaevi yerine konulan mekân ise, gelişmiş ülkelerde "halkın üniversitesi" unvanıyla taçlandırılan halk kütüphanesi. Söz konusu ülkelere eğitim, bilim, vb. açılardan bakıldığında, kütüphaneyi ve okumayı kabul düzeyleri hiç de şaşırtıcı değil. Öyleyse, devletin bu konularda ilerleme kaydetmek için konuya bu pencereden bakması açık bir zorunluluk. Devlet olarak, bir yandan kadına şiddeti önlemek için düzenlemeler yapıp, diğer taraftan, bunu basit bir suç gibi görerek karşılığında kitap okuma cezası vermek tutarsızlıktır ki, tutarsızlık hiçbir devlete yakışmaz.
Sahadaki olumsuzluklar da, durumun vahametini açıkça gösteriyor. Halk kütüphanelerinde görevli kütüphaneciler suçlarını kitap okuyarak çekenlerin hemen hiçbirinin bir daha kütüphaneye uğramadığını söylüyor. Görev yaptığı süre içinde bu durumdaki elli kişiden sadece birinin cezasını çektikten altı ay sonra tekrar kitap almaya geldiğini söyleyen bir kütüphaneci, ayrıca, ibretlik bir duruma işaret ediyor. Söylediğine göre, çevredeki aileler nezdinde güvenilir bilinen ve bu nedenle çocuğu "kütüphanedeyim" dediğinde orada kalmasına izin verilen kütüphanesinde, bazı cezalılar tarafından zaman zaman, hanımlara karşı rahatsızlık verici tavırlar sergileniyormuş.
İstenmez ama tarihe not düşmek adına şöyle bir senaryo düşünelim. Bu cezalılardan biri kadın kullanıcılara rahatsızlık verdiği için, kütüphane görevlisi tarafından uyarılsa ve buna sinirlenerek bıçak vb. bir aletle şikâyet sahibini ve görevliyi yaralayarak bir üçüncü sayfa haberi meydana getirse, bunun sorumlusu kim olacak? Bu sebeple kitap okumak gibi soylu bir eylemi, suç ve ceza kavramları ile aynı cümlede yan yana getirerek değerini düşürmek ve itibarsızlaştırmak, ülkenin, devletin ve toplumun değerini yükseltme sorumluluğunda olanlar tarafından bir daha düşünülmeli ve kimi suçluları hafif cezalarla ıslah etmenin başka yolları bulunmalıdır. Okumak asil bir davranıştır ve asla ceza olarak görülmemelidir. İyi niyetli olunsa bile...
* Kütüphaneci