5 Temmuz 2012 Perşembe

Okuma Alışkanlığımızın Durumu


Türkiye'de Okuma Alışkanlığı

Okuma alışkanlığına yeni bir anlayış getirmek amacındaysak, öncelikle Türkiye’deki okuma alışkanlığı ne durumda ona bir göz atalım. Şimdiden söyleyeyim, okuma karnemiz kırıklarla dolu!
Önce rakamlar konuşsun: *
- Ülkemiz okuma konusunda pek çok Afrika ülkesinden de geri kalmış durumda…
- Japonya’da toplumun % 14’ü,
- Amerika’da %12’ si,
- İngiltere ve Fransa’da % 21’i düzenli kitap okur iken,
- Türkiye’de durum % 0, 01 yani on binde bir…
- Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu’nda kitap okuma oranında Türkiye; Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada…
- Bir Japon, bir yılda ortalama 25 kitap okuyor. Türkiye’de 6 kişiye yılda 1 bir kitap düşüyor…

Okuma karnemiz de şöyle:
- Eğitim-Sen’in bir araştırmasına göre, öğretmenlerin yüzde 8’i hiç kitap okumuyor. Yüzde 39’u ise bu konuda bilgi vermek istemiyor. Yüzde 28’i ayda bir kitap alıyor.
Yeni nesilleri yetiştirmek için kendilerine sonsuz güven duyduğumuz öğretmenlerimizin %8’inin hiç kitap okumaması beklenmedik bir şey değil mi? Öğretmenlerimiz bunu yapıyorsa, öğrencilerimize ne diyebiliriz ki? Öğretmenlerimizin %8’i hiç elini taşın altına koymazken, Trabzon Valisi Nuri Okutan’ın başlattığı, “20 dakika kitap oku” uygulamasını ayakta alkışlamak gerekiyor.
- Ülkemizde 10 bin kişiden 3 kişi yılda 10 ve üzerinde kitap okuyorsa kitap kurdu sayılıyor. (Yorumsuz…)
- Bağımsız Eğitimciler Sendikası’ndan yapılan açıklamaya göre, kitap okuma oranının %4,5 olduğu Türkiye’de, yılda sadece 23 milyon adet kitap basılıyor. Japonya’da ise bir yılda basılan kitap adedi 4 milyar 200 milyon. AB ülkelerinde yıllık kitap harcaması 500 dolarken Türkiye’de bu rakam 2 dolar düzeyinde seyrediyor.
- Gazi Üniversitesi’ndeki 1915 öğretim üyesiyle yapılan araştırmaya göre, öğretim üyelerinin %21.9′u sadece akademik yayın okuyor. Yüzde 56,2’si ayda 1-2 kitap okuyor.

Çocuk Vakfı Çocuk Edebiyatı Okulu, 8 Eylül Temel Okur Yazarlık günü nedeniyle Türkiye’nin Okuma Alışkanlığı Karnesi isimli bir çalışma hazırlamış. Hazırlanan çalışmayla Türkiye’nin okuma haritası ortaya çıkmış. Araştırmaya göre, nüfusun yüzde 88′i okuryazar. Diğer çarpıcı sonuçlar şöyle :
- Türkiye’de çocuklar okuma becerileri açısından 35 ülke arasında 28.
- İhtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada
- Türkiye’de öğrencilerin sadece yüzde 19′u 25′ten fazla kitaba sahip.
- Türkiye’de kitaba yılda harcanan para 45 sent.
- Kütüphaneye gidenlerin sadece yüzde 8′i kitap okumaya gidiyor.
- Öğretmenlerin yüzde 33.4′ü düzenli kitap okuyor.
- Anne baba çaba harcamıyor
- Sadece dört anne babadan biri çocuklarının okuma alışkanlığını geliştirmek için çaba harcıyor.
- En çok basılan yerli beş kitap : Keloğlan Masalları, Nasrettin Hoca Fıkraları, Türk Masalları, Dede Korkut Hikâyeleri, Ömer Seyfettin’in Hikâyeleri.
- En çok basılan yabancı kitaplar La Fontaine Fablları , Ezop Masalları, Andersen Masalları, Çocuk Kalbi…

RTÜK’ün açıklamasına göre, Türkiye, dünyada televizyon izleme rekorunu kırdı! Türkiye’de bir yetişkin günde 5 saatini, çocuklar ise 3 saatini televizyon karşısında geçiriyor. Bunu yaparken, yetişkinler günde 50 sayfa, çocuklar da 30 sayfa kitap okusalar sizce de bir şeyler daha da güzel olmaz mı? En basitinden, okudukça kelime dağarcığı gelişeceği için, okurların düşünme yetisi de aynı yönde gelişecektir. Toplum içerisinde daha çok kavramla düşünme, farklı boyutları da görebilme ile sağlıklı bireylere sahip olunacaktır. Bunları düşünen insan, aptal kutusuna da bu denli bağımlı olmayacaktır.
Araştırmak, bilgi sahibi olmak gibisi yoktur kanımca. Çünkü bilgi güçtür ve güçlü olan kazanır. Toplumumuzda düşünmeyi beyinle değil, kulakla yapıyoruz. Araştırmadan, farklı kaynakları taramadan duyduğumuzu olduğu gibi kabul ediyor, hatta kanıksıyoruz. Üstelik bu “kuru düşünceyi” tamamen gerçekmiş ve doğruymuş gibi de –araştırmadığımız halde- etrafımıza yaymaya çalışıyoruz. Yorumlayamayan, çözümleyemeyen, sentez yapamayan, doğruyu-yanlışı bilmeden karar verebilen, eleştiri yeteneğinden yoksun bir toplumdan daha tehlikeli ne olabilir?
Amerika’da düzenli kitap okuyanların oranı %12 imiş. Ben de bu yaz New York’ta katıldığım yaz kampında yaşları 5 ile 17 arasında değişen çocukların, oyunlardan sonra 10’ar dakikalık aralarda bile, kitap okuduklarına şahit oldum. Şehir merkezinden yaklaşık 20–25 km uzakta bile, birkaç günde bir yeni kitap sipariş etmeleri de beni şaşırtmıştı. Bizdeki durum bu olaydan ne kadar farklı değil mi?
Kitap okumanın; yorumlamayı, düşünmeyi ve eleştiri yapmayı geliştirme gibi faydalarının yanında, saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok faydasının olduğunu biliyoruz.
Anne-babalar, öğretmenler, ağabeyler, ablalar, “büyükler” olarak bize düşen görev açıktır: Bol bol okuyalım, okutalım! Kitap okumamak için türlü bahanelere başvurmaktan kaçınalım. Kitap okumanın gerekliliğini kavrayıp, gereken hassasiyeti gösterelim. Okuyan bireyler olalım. Okuyan bireyler olarak, topluma daha faydalı hâle gelelim. Unutmayalım ki: Sağlıklı nesiller kitap okumayla yetişir!

Deneme yazısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder